Sağlık çalışanları ataması ne zaman?

Sağlık çalışanları ataması ne zaman?

Sağlık çalışanları atamaları, ülkelerin sağlık sistemi ve işleyişi ile ilgilidir. Genel olarak, sağlık ç
Ana Sayfa Genel, Güncel, Sendika-Dernek 5 Nisan 2015 1686 Görüntüleme

Sağlık Personeli Gereken Dersi Verdi; Ek Zam ve İş Güvencesi İçin Meydanlara İndi

Memurların iş güvencelerini ellerinden alıp, tazminatlarını ödedikten sonra kapının önüne koymanın hayalinde olanlara karşı memur geleceğine ve iş güvencesine sahip çıktı.


Ankara Toros Sokak’tan başlayan yürüyüşle mitingin yapılacağı Kolej meydanına akın eden 50 Bin kişi, “İŞ GÜVENCEME DOKUNMA, EK ZAMMIMI UNUTMA’ diye haykırdı.

Ankara sendikal anlamda tarihi günlerinden birini yaşadı. Uzun yıllardan sonra ilk defa kamu görevlileri hakları için ayağa kalkarak on binler olup Başkent’e aktı. Yurdun dört bir yanından yola çıkan kamu görevlileri, emekliler, 4/C’liler, sözleşmeli personel, KİT Personeli, Ataması yapılmayan Öğretmen, İ.İ.B.F. Mezunları, sağlıkçılar, KPSS’de kendilerine bir kapı arayan genç işsizler ve hakları budanan, unutulan, baskıya uğrayan tüm kesimler hep bir ağızdan yetkililere “YETER ARTIK’ dedi.

Toplu sözleşme masasında iki oturumda iradesi pazarlanan, 123 TL’ye mahkum edilen, enflasyon farkı unutulan, göz göre göre iki yılı çalınan on binlerce memur hep bir ağızdan EK ZAM talebini haykırdı.

Yürüyüş güzergahı boyunca vatandaşların alkışlarla destek verdiği kamu görevlileri “İş güvenceme dokunma, ek zammımı unutma, Memurun katili yandaş sendika, Kamu Sen burada yandaşlar nerede? 123 yetmez EK ZAM isteriz!’ sloganlarıyla Ankara’yı inletti.

Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk: UYANIK OLACAĞIZ, ALDATMAYACAĞIZ, ALDANMAYACAĞIZ!

Bir süredir ülkemiz, tabiri caizse kasaplar tarafından ameliyat ediliyor. Bazı yalaka kurbanlıklar da ha bire kasabının bıçağını yalıyor. Milletimize, pazarlanan manevi değerler üzerinden narkoz enjekte ediliyor, bütün tepkileri, sinir uçları köreltiliyor.

Her şeyi kesip-biçen, kasıp-kavuran bu anlayış; sosyal devleti, tüccar devlete dönüştürdü.   Sağlık paralı hale getirildi. Kamu hizmetleri kâr-zarar hesabıyla piyasaya açıldı.   Özelleştirmeler yoluyla, kamu varlıklarımız yabancıların tekeline bırakıldı. Esnek istihdam yaygınlaştı.

Enflasyon oyunları ile ücretler düşürüldü. Memurluk güvencesini kaldırmak için her yol denenir oldu. Memur, işçi, emekli, dul ve yetim perişan…Devletin ilkesi, ciddiyeti yerle bir edilmiş. Sınırlarımız delik deşik…

“Ben bu Anayasayı tanımıyorum’ diyen yöneticiler var. Yasama, “Anayasayı paramparça edeceğiz’ diyen, yakınlarına torpil yapıp işe yerleştirmenin Allah’ın emri olduğunu iddia edenlere emanet.

Yargı, iktidarın vesayeti altına girmiş durumda…Yürütme denilince, para edecek her şeyi yürütmek olarak anlayanlar türemiş. Bu arada bir paraleldir, almış başını gidiyor. Bu ülkede kötü giden ne varsa, “Paralel yaptı’ deyip işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar. Çok sıkışırlarsa “Aldatıldık’ diyor, ağlıyorlar. Nasıl aldatıldılar, biz bunu bilmeyiz ama avaneleriyle birlikte, aldatmayı çok iyi beceriyorlar.

30 gün sürecek toplu sözleşmeyi 2 oturumda bitirip, Hükümetin verdiğinin altında bir zamma imza atıp, “Yüzde 5,2’lik zam; yüzde 8,2’lik enflasyondan büyüktür, 123 lira bir yıl boyunca memurlara yeter de artar, 2015 yılında aldığımız yüzde 3 + 3 zam tarihi başarıdır, bunlar tarihleri boyunca böyle bir zammı görmedi’ diyenler geliyor.

Aldatmayacağız evet ama aldanmamakla da mükellefiz.Kişi, konuştuğu kadar, sustuklarından da sorumludur. Bu nedenle susmayacağız. Nerede bir yanlış, bir haksızlık görürsek gücümüz yettiğince haykıracağız.

Bu nedenle bizim susma lüksümüz yok! Susmayacağız! Burada her hizmet kolundan memurları, KİT personelini, sözleşmeli personeli, 4/C’li kardeşlerimi görüyorum. Kardeşim; yıllarca eğitim gördün, sınavlara girdin, milyonlarca kişinin arasından seçilerek kamuda çalışmaya hak kazandın ama hep hedefte sen oldun! SUSACAK MSIN?

Hain kurşunlara hedef olan da, okul yolunda soğuktan donan da, madenlerde göçük altında kalan da sendin. Ama sesini duymadılar! SUSACAK MISIN?

Vasıfsız işçiden bile daha düşük maaş verdiler. Ama kamu işleyişindeki her türlü aksaklığın sorumlusu olarak seni toplumun önüne attılar! SUSACAK MISIN?

Yetki verip toplu sözleşme masasına gönderdiklerin, işyerlerinde sendikacı olduklarını iddia ettiler. Ama iktidarın karşısında diz çöktüler, sana ihanet ettiler! SUSACAK MISIN?

Tayinlerle yıldırmayı, vaatlerle kandırmayı, haksız terfilerle sesini kısmayı denediler! SUSACAK MISIN?

Bir yıl için 123 lirayı, yüzde 3+3’leri reva gördüler,  ihanetin adını tarihi başarı koydular. Ama haberleşmeye %40, yol parasına %18, meyve, sebzeye %13, ekmeğe %11 zammı görmezden geldiler! SUSACAK MISIN?

Matematiğin kurallarını dahi hiçe saydılar, “%5,2’lik maaş zammı, %8,2’lik enflasyondan büyüktür’ dediler! SUSACAK MISIN?

Hazırladıkları her kanunla kazanılmış haklarını geriletmeye çalıştılar. Ama feryadına kulak tıkadılar! SUSACAK MISIN?

Seni korkutarak, üzerinde her türlü baskıyı oluşturarak iradene gem vurmaya çalıştılar! SUSACAK MISIN?

Şimdi ise en önemli kazanımını, iş güvenceni elinden almak istiyorlar. Seninle ilgili olumlu mahkeme kararlarını uygulamaktan kaçmak istiyorlar.  İşçi, memur ayrımını kaldırıp, “Kıdem tazminatını, ihbar tazminatını ödersiniz, kapıya koyarsınız. Bu yeni anayasa ile memur, işçi ayrımını da ortadan kaldırmak lazım’ diyorlar! HÂLA SUSACAK MISIN?

Sözde yetkili memnun-senliler size sesleniyorum:  Memurun hangi sorununu çözdünüz, hangi sorunu için alanlara indiniz, hangi derdi için rahatınızı bozdunuz?

Enflasyon farkı alamadınız.

Hizmet kollarını hasıraltı ettiniz.

Yardımcı hizmetlileri dışladınız.

Görevde yükselmeyi unuttunuz.

Başta 4/C’liler olmak üzere kadroya geçirilmeyen tüm sözleşmelileri yok saydınız.

Sağlık çalışanları ve döner sermayeli kurumlarda çalışanları görmezden geldiniz.

Tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılmasını istemediniz.

Vergi dilimlerindeki adaletsizliği dillendiremediniz.

KİT çalışanlarını dikkate almadınız.

Öğretmenleri, uzmanları elinizin tersiyle ittiniz.

Disiplin affını dahi hayata geçirtemediniz.

2005’ten sonra göreve başlayanlara bir derece verdiremediniz.

Üniversiteli işçiye kadro aldıramadınız.

Taşeronlaşmaya göz yumdunuz; sözünü dahi etmediniz.

Ama yandaşlığı, yalancılığı, yağmacılığı unutmadınız.

Adam kayırmayı, ayrımcılığı, bölücülüğü maharet sandınız. Memurlar arasına nifak soktunuz.

Bizim yıllar süren mücadelemizde elde ettiğimiz kazanımları dahi korumaktan aciz kaldınız.

Şimdi siz gerçekten kendinize sendika mı diyorsunuz? Siz sendikacılığın yüz karası oldunuz.

Kamunun her köşe taşında yönetici atamalarındaki rezaleti ibretle takip ettik. On binlerce okul yöneticisinin emeğini çalanları, bu infaza alkış tutanları gördünüz. Sürerek, tehdit ederek, görevden alarak memuru sindirmeye çalışanları gördünüz. İsimlerini adalet koyanların, adaleti, hakkaniyeti, liyakati nasıl katlettiklerine şahit oldunuz. “Sendikacıyız, hak arıyoruz’ diyenlerin, nasıl kul hakkı yediklerini gördünüz.

Memurun önüne çıkamayan, kamuya bir virüs gibi yerleşmiş asalak sendikacılar, bu durumun baş mimarıdır.  Meydanlara inmeye yüreği yetmeyenler; memurun yanına gidecek yüzü olmayanlar,Sadece kamu sendikacılığını değil, dayanışmayı, hak aramayı,  sivil toplum olgusunu da ayaklar altına almışlardır.

Bunlar;  sendikacılıkta kara bir leke, kamuya sıvanmış bir çamur, çalışana zulmün aracıdır.

Bunca haksızlık karşısında susanların, yetki dönemlerinde sendikacılığı hatırlamaya hakları da, yüzleri de yoktur. Bütün bu haksızlıklara, hileli anlaşmalara, danışıklı dövüşlere “Artık yeter’ deme vakti geldi. Memurlarımız ve emeklilerimiz ezilirken, gençlerimiz işsizlikten, gelecekten umudunu keserken, milli gelir pastasından en büyük payı götürenlerin gelirleri sürekli artarken, memuru, emekliyi, dul ve yetimi yok sayan, bizleri yokluğa, yoksulluğa mahkûm edenlere karşı susmayacağız.

Geçen toplu sözleşmede 730 günümüz çalındı, 2016 ve 2017 yıllarının da elimizden alınmasına razı olmayacağız! Biz “Memurun, emeklin zararı telafi edilsin, bunun için de memura, emekliye yüzde 12 ek zam verilsin’ diyoruz. “Hiç olmazsa 2016 ve 2017’yi kurtaralım. 2015 yılında yüzde 3+3 memurun, emeklinin sefaletidir.’ diyoruz.

“Verilen sözler yerine getirilsin, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nda kabul edilen maddeleri uygulansın. Kamuda ayrımcılık yapılmasına itirazımız var. Liyakatsiz yönetici atanmasın.  Ahbap çavuş ilişkilerine, kirli oyunlara son verilsin.  Memurları ötekileştirerek, kamu görevlilerinin arasına nifak tohumları saçılmasın.’ diyoruz.

İşte, memuru, emekliyi, dul ve yetimi ekonomik, ülkeyi siyasi felakete sürükleyen bu zihniyet, memurun iş güvencesini de elinden almak istiyor. Bunlar, geldiği günden beri memurluk güvencesini ortadan kaldırarak, memuru darağacına göndermeye, ölmeden kefen giydirmeye çalışıyorlar.

“Yeni anayasa ile gelişmiş ülkelerdeki gibi işçi memur ayrımını kaldıracağız, çalışan kavramını getireceğiz. Tazminatını ödeyeceğiz, kapının önüne koyacağız’ diyorlar. Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde işçi, memur ayrımı var; memurun iş güvencesi var. Bunu onlar da pekâlâ biliyorlar.

Biz, tayin hakkı olmayan, aile bütünlüğümüzün korunmadığı, her türlü istismara ve baskıya açık, yarınımızın belli olmadığı, geleceğimizin karartıldığı güvensiz ve güvencesiz çalışmayı kabul etmiyoruz. Ailelerimizi paramparça eden çerçeve yönetmelikteki anlayışı kabul etmiyoruz. Yeni anayasa kandırmacası ile memurlara tuzak kurulmasını kabul etmiyoruz.

Anayasanın 128. maddesindeki memur tanımının değil değiştirilmesini, sözünün dahi edilmesini kabul etmiyoruz. Kamu hizmetlerini paralı hale getiren, özelleştirmelere dayalı tüccar mantığını kabul etmiyoruz. Gençlerimize iş bulmak, aş bulmak, bizler için güvenli bir gelecek inşa etmek yerine, birilerinin keyfi için saraylar inşa edilmesini kabul etmiyoruz.

Biz saraylarla değil, insana yaraşır bir hayat standardına kavuşarak itibar kazanmak itiyoruz.    Biliyoruz ki bunlar, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını parçalayıp atamayacaklar, ama memurlar kendilerine biçilen bu kefeni paramparça edecektir.

BUGÜN NEFS-İ MÜDAFAA HAKKIMIZI KULLANACAĞIMIZI İLAN EDİYORUZ!

Memurun iş güvencesine göz dikenleri, işsizlikle tehdit etmeyi, sürgünlerle sindirmeyi hayal edenleri son kez uyarıyoruz. Bu girişimler memurun varlığına karşı yapılan saldırıdır. Cana kast olduğunda, nefs-i müdafaa, meşru hale gelir. Biz bugün burada nefs-i müdafaa hakkımızı kullanacağımızı ilan ettik.

Saldırılar devam ederse, müdafaa hakkımızı nasıl kullanacağımızı tüm dünya hayretler içinde seyredecektir. Biz bu devletin şirkete dönüştürülmesine asla müsaade etmeyeceğiz.

 

 

 

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.